BİRLİKTE ÖĞRENİYORUZ
BİRLİKTE ÖĞRENİYORUZ..
' Bir çocuk için annesi ve babası dünyayı temsil eder. Çocuk annesi ve babası nasıl davranıyorsa, dünyadaki herkesin de aynı şekilde davranacağını düşünür.’
M. Scott Peck
Ebeveynlik, yaşamla kazanılan, deneyimlenen, beraber öğrenilen, kişisel ihtiyaçların da belirlediği, bireyin de geçmişinden ve rol modellerinden getirdiği kalıplarla oluşturulmaktadır. Ebeveynlerin tutumları, algıları ve yaşama bakışları çocuğun kişilik gelişiminde son derece belirleyicidir. M. Scott Peck in sözündeki gibi, yaşamı ebeveynlerimizin gösterdiği gözle en önemlisi de onlarda gözlediğimiz yanıyla kavrarız. İlk davranış şemalarımız ebeveynlerimizle şekillenir. Çocuk kişiliğini yapılandırırken, özdeşim kuracağı rol model sonraki yaşamında belirleyici bir rol üstlenir. Ebeveynin olgunlaşmış bir model olması, çocuğun ebeveyn olma rolünü üstlenmesinden onu kurtarmaktadır. Yani, rehberlik eden çocuk değil, ebeveyn olmalıdır.
Pasif ya da çok baskın bir ebeveyn modeli çocuk üzerinde negatif bir etki yaratır, kişiliğini olumsuz etkiler. Eşler arasında yaşanılan çatışmalar, farklılıkların olumsuz yansımaları da çocuğun gelişimini olumsuz etkilemekte, çocuk taraf tutmaya veya idare etme rolüne maruz bırakılmaktadır. Çocuğun kendi kişisel gelişiminde kendisine rehber ararken, taraf olmaya zorlanması onun gelişimini olumsuz etkilemektedir. Ebeveyn farklılıklarını sunarken, doğru metotlarla aktarım yapması, rakip duygusuyla diğer ebeveyni sunmaması, çocuğun önünde çatışmaması çifte mesaj arasında çocuğu bırakmaması gereklidir. Zıtlıklar çocuk için farklılık değil de, yarış ve hırs aşamasında olursa çocuk kendini ortada kalmış ve belirsiz hissedecektir. Bu da çeşitli davranış sıkıntılarını beraberinde getirecektir. Çocuk iki vazgeçilmezi arasında, anne ve baba arasında sıkışmış ve yalnız hissedecektir.
Ebeveynin öfkeyi, sevinci, üzüntüyü yansıtma yöntemi çocuk için de öğrenilen bir modeldir. Doğru aktarım çocuklarımıza doğru davranış modellerini kazandırmamızı sağlar. Haksızlık karşısında kullandığımız bir ifade yöntemi, çocuğumuzun da ilerde o davranış kalıplarını edinmesini kolaylaştırır. Duyguları fark ettirmek, ilerde duygularını doğru yönetebilmeyi de sağlamaktadır. Duyguları yaşamın bir parçası haline getirmek, yok saymamak, başa çıkmayı öğretebilmek önemlidir. Böylece tüm duyguların yaşamın içinde olan, hepimize uğrayan duygular olduğunu bilir ve hepimizin yaşadığı bazı duyguların bizi yıkıcı olan kısmıyla yaşamda daha rahat başa çıkmayı başarmış oluruz.
Çocuklarımız yaşamı deneyimlerken, bizler de öğretirken öğrenmeye devam ediyoruz. Çocuğun yaşamı tanımlaması sizin ona tanıttığınız yanıyla şekillenmektedir. Çözüm olarak sunulan değerleri ebeveyn içselleştirmemiş ve aksini uyguluyorsa çocuk gözlediği kalıp davranışları benimseyecektir. Sonu olmayan bir yolculuk hepimizin yolculuğu.. Çocuğumuza fark ettirmeye çalışırken kendimizi de fark ettiğimiz bir yolculuk..
Sağlıklı, bol oyunlu, keyifli günler sizlerle olsun..
Psikolog- Aile Danışmanı